Primlerin  artmasında  kuşkusuz birkaç  önemli etken  var. İlk olarak döviz  kurundaki  dalgalanmalar nedeniyle yedek parça maliyetlerinde kontrol edilemeyen artışları,ikinci etken olarak ta anlaşmalı tutanak uygulamasıyla başlayan suistimalleri sayabiliriz.

Ancak asıl önemlisi şirketlerin ödediği bedeni zararlardan kaynaklanıyor. Trafik sigortası üçüncü şahısların hasarını karşılaması amacıyla yaptırılsa da, kusurlu sürücünün tek taraflı kaza yapması sonucu ölümü halinde bile; eşi ve geride kalan yakınlarına da Yargıtay’ın kararlarıyla tazminat ödenmeye başlanmasıyla  iyice işin içinden çıkılmaz noktaya gelindi. Üstüne üstlük 10 yıl önce sonuçlanan bedeni tazminatlara tekrar geriye dönük (asgari ücretteki artış neden gösterilerek) dava açılmaya başlanınca vatandaşın önüne de böyle yüklü rakamlar çıkması kaçınılmaz oldu. Şirketlerin 10 yıllık zararları toplamının 7 milyar TL’yi bulması(Sadece 2015 yılında sektörün trafik branşındaki zararı 2 milyar TL,yani eski parayla 2 KATRİLYON!) maalesef Şirketlerin böyle sert önlemler almasına neden oldu.

Şunu belirtmekte de fayda var.Poliçe priminin tamamı sigorta şirketinin cebine girmiyor,toplam tutar üzerinden devlete ödenen maktu %22lik vergi payını da hesaba katmak gerek.(Yani benzinin pahalı  oluşundaki etkenler burada da geçerli bir bakıma.)

Bu durumdan hiçbir sigortacının mutlu olmadığını özellikle belirtmeliyim. 8-10 bin TL değerinde araca 1.000-1.200 TL prim çıkmasının bütün meslektaşlarımı vicdanen husursuz ettiğine eminim. Kaldı ki sigorta şirketleri de aklımızla alay edercesine bu primlerdeki komisyonlarımızı da kuşa çevirdiler. Vatandaşın kahrolduğuna mı yanalım,bir saat uğraşıp Kızılay menfaatine %2-3 komisyonlarla poliçe satıp boşa kürek çektiğimize mi yanalım,inanın biz sigortacılar da bilemiyoruz. Umarım 2011 yılındaki kaldırılan kusur indiriminin tekrar uygulamaya konulması,teminatların gözden geçirilmesi ve tazminat ödemelerine açıklık ve standart getirilmesiyle bu durum çözülür.

Ancak mucize de beklememek gerekiyor, trafik fiyatları  artık eskisi gibi olmaz ama makul bir düzeye gelmesi de yapılacak düzenlemelerle kanaatimce en az 1-1.5 yıllık bir süreci kapsar.

Mehmet Cengiz KARAGÖZ